Paradigma dünya genelinde değişiyor… Faiz politikasında Türkiye yalnız değil!

Rusya ve Çin'in yükselen küresel enflasyona karşı faiz indirdiği dönemde Türkiye gibi gevşeyici para politikasıyla dünyadan ayrışan Japonya Merkez Bankası (BOJ) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB), ABD ve İngiltere gibi ülkelerin tersine faizi sabit tutarak ekonomide parasal sıkılaşmayı tercih etmiyor.

Analiz Gazetesi yazarı Sedat Yılmaz’ın yazısı:

Dünyada birçok ülke, yükselen enflasyon ortamında ekonomide genişlemeci politikaları sahaya sürerek Türkiye’nin uyguladığı ekonomik çizginin doğruluğunu teyit ediyor. Rusya ve Çin’in küresel enflasyona karşı faiz indirdiği dönemde Türkiye gibi gevşeyici para politikasıyla dünyadan ayrışan Japonya Merkez Bankası (BOJ) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB), ABD ve İngiltere gibi ülkelerin tersine faizi sabit tutarak ekonomide parasal sıkılaşmayı benimsemiyor.

ABD Merkez Bankası (FED) ile İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) dünya ekonomilerine ve küresel piyasalara para politikası dayatması kuşkuyla karşılanırken birçok ülke yükselen enflasyonlara karşı faiz artırmayı kurtuluş seçenekleri içine almıyor. Ülkeler Türkiye’nin yürüttüğü para politikasına benzer adımlarla faiz artırma dışında finansal araçları kullanarak fiyat artışlarına çözümler arıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da dün gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 16 Aralık’tan bu yana devam ettirdiği yüzde 14 oranındaki politika faizini değiştirmeyerek dünyadaki birçok ülke gibi ekonomiyi soğutmayı değil, daha fazla üretimle fiyat istikrarını sağlamayı planlıyor.

Düşündüren faiz artırma baskısı

Enflasyona karşı daha ilk günden faiz artırılması yönünde önde giden FED ve BOE’nin tek haneli enflasyonlara sahip oldukları halde bu derece agresif faiz artırma telaşına girmesi kuşku ile karşılanıyor.

FED Başkanı Jerome Powell’ın ABD Senatosu’nda yaptığı konuşmada faiz artışlarının devamının uygun olacağını söylemesi ve FED’in muhtelif şoklara karşı atak olması gerektiğini vurgulaması ve daha yüksek faiz artışı yapabileceklerini ima etmesi küresel ekonomiyi tehdit eden bir darboğaza sürüklüyor. Powell’ın konuşmasının sonunda küresel piyasalarda risk iştahı azalırken birçok sektör şimdiden maliyet hesapları yapmaya başladı.

Powell’ın konuşmada “Ekonomi daha sıkı para politikasıyla baş edebilecek konumda. Finansal koşulların sıkılaşması ekonomiyi soğutmaya devam edecek ve talebin arzla daha iyi bir denge yakalamasını sağlayacak” sözleri dikkat çekiyor.

ABD’de Beyaz Saray ve ekonomi yönetimi henüz resesyon öngörmese de resesyon olasılığının arttığına dikkat çeken finans kuruluşları giderek artıyor. CitiGroup ABD’de resesyon ihtimalinin yüzde 50’yeçıktığını, ekonomist Nouriel Roubini de ülkede resesyon yaşanma ihtimalinin arttığına vurgu yapıyor. Roubini açıklamasında “Resesyona çok daha yakınız” sözünü kullanıyor.

Dolayısıyla geçen hafta 25 baz puan faiz artırarak politika faizini yüzde 1,25’e yükselten İngiltere Merkez Bankası (BOE) da FED’i destekler politikayla küresel ekonomiyi daraltan politikasını sürdürüyor. Banka açıklamasında FED gibi, “Enflasyon baskılarının daha ısrarcı olduğuna dair işaretler almamız durumunda güçlü şekilde harekete geçeceğiz. Faiz artırımlarının büyüklüğü, hızı ve zamanlaması PPK’nın ekonomiye ve enflasyon baskılarına ilişkin görüşünü yansıtacak” ifadelerini kullanıyor.

FED geçen hafta 1994’ten bu yana ilk kez tek seferde 75 baz puanlık faiz artışı yapmış ve faiz bandını yüzde 1,5 – 1,75’e yükseltmişti.

Rusya ve Çin, Türkiye gibi

Ukrayna ile savaş halinde olan Rusya ve ekonomisini daha fazla büyütmek isteyen Çin, Türkiye gibi uyguladığı genişlemeci politikaları devam ettiriyor.

Rusya Merkez Bankası (RCB) 10 Haziran’da faizi 150 baz puan indirerek yüzde 9,5’e düşürdü. Banka savaşın etkileri ve dış risklerin zorlu kalmayı sürdürdüğünü ve bu durumun ekonomik büyümenin önünde engel olduğunu belirterek faizleri indirdiğini açıkladı. RCB, “Ekonomi küçülüyor ve durum daha da kötüleşecek. Kredi talebi düşük. Bankacılık sistemi ayağa kalkıyor, ruble değer kazanmaya devam ediyor ancak reel faizler halen tarihi standartlarda yüksek seviyede” değerlendirmesini yaptı. 22 Temmuz’daki RCB toplantısında faizlerin yüzde 8’e inebileceği tahmin ediliyor.

Türkiye’yi para politikasında yalnız bırakmayan diğer ülke Çin. 20 Mayıs’ta 15 baz puan indirerek politika faizini yüzde 4,45’e çeken Çin, ekonomide aşağı yönlü küçülme emareleri ve devam eden pandemi vakaları sebebiyle söz konusu faiz indirim kararını aldı. Çin Merkez Bankası, ülkenin bu yıl yüzde 5,5 büyüme hedefinin olduğunu, salgının da göz ardı edilmeden faiz indirimlerinin devam ettiğini açıkladı.

Japonya temkinli duruşta

Türkiye’yi para politikasında yalnız bırakmayan diğer ülke Japonya. Temkinli duruşunu bozmayan Japonya Merkez Bankası (BOJ), FED ve BOE’den gelen sıkılaşma baskılarına rağmen para politikasında stabilizasyonu tercih etti. 17 Haziran’da politika faizini eksi yüzde 0,1’de tutan BOJ, 10 yıllık tahvil getiri hedefini de sıfır seviyesinde korudu. Banka faiz kararında pandemi, Ukrayna savaşı ve yurtdışı risklerin ağırlaştığını, piyasalardaki gelişmelerin Japonya ekonomi üzerine yapabileceği olumsuz etkilere dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.

FED, BOE ve İsviçre Merkez Bankası gibi gelişmiş ülke merkez bankalarının sıkı para politikası uygularken, genişlemeci para politikası ile dikkat çeken BOJ’a Japonya Başbakanı Fumio Kishida’dan destek geldi.

Kishida, BOJ’un genişlemeci para politikasını uygulamada devam etmesi gerektiğini belirterek, para politikasında bir değişikliğin küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansal yükümlülükleri artıracağını, böyle bir hamlenin dikkatle değerlendirmesi yolunda önerilerde bulundu. BOJ da açıklamasında, finans ve döviz piyasalarındaki gelişmelere ve bunların Japonya’nın ekonomik faaliyeti ve fiyatlarına olan etkilerine gereken özenin gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.

BOJ genişlemeyi bırakmaz

Ekonomistler, “Mevcut fiyat artışları yurtiçinde artan talepten ziyade daha yüksek ithalat maliyetleri, enerji ve gıda fiyatları tarafından yönlendirilen bir enflasyon görüşü hakim. Diğer büyük merkez bankaları sıkılaştırırken bile BOJ’un gevşemeye kararlı olduğunu görüyoruz” diyor.

Konuyu değerlendiren Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, BOJ’un faizi sabit tutmasıyla getiri eğrisinde kontrolün değişmediğini ve eşik banın yüzde 0,25 olarak tutulmaya devam edildiğini söylüyor. Japon tahvil getirilerinin an itibariyle 10 yıllıklarda yüzde 0,25 bandı etrafında olduğunu gördüklerini belirten Erkan, “FED faizleri bu kadar hızlı artırıp diğer merkez bankaları da sıkılaşma yolunda ilerlerken, tahvil faizlerinin yükselişinin engellenmesi ve buna dair alımlar Japonya Merkez Bankası’nı gevşek para politikası zemininde tutuyor” değerlendirmesini yapıyor.

Pandeminin yurtiçi ve yurtdışındaki seyri, Ukrayna savaşı, emtia fiyatlarıyla ile denizaşırı ekonomilerdeki gelişmelerin Japonya ekonomisi için belirsizlikler oluşturduğuna işaret eden Erkan, “BOJ, toparlanmanın hâlâ desteğe ihtiyacı olduğunu belirterek, tahvil alımlarını ayarlamak için daha az hareket alanı bırakıyor. Nisan ayındaki toplantıda merkez bankası, gerekirse üst limit olmaksızın sabit oranlı işlemlerde her iş günü yüzde 0,25 oranında 10 yıllık Japon tahvili satın alma taahhüdünde bulunmuştu. Yeni operasyonlar en az üçüncü çeyreğe kadar devam edecek görünüyor” ifadelerini kullanıyor.

Avrupa, Japonya yolunda

Avrupa ülkeleri, Japonya ve Türkiye gibi genişlemeci politikaları destekliyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) de para politikasında mutedil bir yol izliyor.

Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, yaz ayları itibariyle hissedilmese de şu anda bir gaz ve enerji krizinin ortasında olduklarını bildirmesine karşılık Avrupa Merkez Bankası (ECB) ekonomistleri, Avrupa’nın bir stagflasyon senaryosundan uzakta olduğunu, ancak belirsizliğin devam ettiğini dile getiriyor.

Avrupa’nın en büyük ekonomilerine ilişkin imalat ve hizmet sektörü satın alma yöneticileri endeksleri (PMI) aktivitelerinde zayıflama sinyallerinin oluştuğunu belirten ekonomistler, PMI verilerinin halen 50’nin üzerinde seyretmesinin memnunluk verdiğini ifade ediyor.

Banka Avrupa’nın stagflasyon senaryosundan uzak olduğunu açıklarken ECB Başkan Yardımcısı Luis de Guindos, enflasyonu yükselten tahvil getirilerini kontrol için çıkarılacak yeni finansal enstrümanın fiyat artışlarına karşı verilen mücadeleye katkı vereceğine inandığını, sıkılaşmada faizden başka yolların olabileceğini belirtiyor.

Eylül’de yapılması planlanan faiz artışına da değinen ECB Başkan Yardımcısı Guindos, FED ve BOE gibi majör merkez bankalarının faiz artırma baskısına karşı daha hassas çalıştıklarını, yeni finansal aracın parasal sıkılaşmayı sağlaması ve bankaların kredileri temkinli kullanması durumunda enflasyonla savaşın önemli bir seviyeye gelebileceğini bildiriyor.

Enflasyonu yüzde 2’ye çekecek

ECB Başkan Yardımcısı Guindos, “Rekor seviyelerde olan enflasyon önümüzdeki aylarda yüzde 8 üzerinde kalmaya devam edecek ve yaz sonrası yavaşlamaya başlayacak. Gidişat enflasyon beklentilerinin nasıl şekilleneceği konusunda ipucu verecek” bilgisini veriyor.

ECB yönetim kurulu üyelerinden Francois Villeroy de Galhau ise enflasyondaki gidişatın şu andaki tahminleri şekillendireceğini belirterek, enflasyonu yüzde 2’lere indirmek için gerekenlerin yapılacağını söylüyor. Enflasyonla mücadelede her imkanın sahaya konacağını dile getiren Galhau, merkez bankası olarak sorumluluk alanlarının fiyat istikrarı olduğunu, enflasyonların yaşanmadığı aylarda varlık alımı ve negatif faizle piyasayı yeterince fonladıklarını, bundan sonra ayağı gazdan biraz çekerek toparlanma yoluna gideceklerini, kademeli olarak faizleri gereken yere getireceklerini ve para politikasını normalleştireceklerini söylüyor.

ECB tarafından enflasyona karşı piyasaya sürülecek yeni finansal aracın ECB eski Başkanı Mario Draghi tarafından çıkarılan araçtan farklı olacağını ifade eden Galhau, parasal sıkılaşmanın bankalara pozitif yansımasını beklediklerini, bankaların kredi vermede temkinliliği elden bırakmaması gerektiğini sözlerine ekliyor.

Avrupa ülkeleri enflasyonda 40 yılın zirvesine oynuyor! İşte Avrupa’da enflasyon oranları

Etiketler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close