Aday konusuna girmiyorsanız, buluşup buluşup ne konuşuyorsunuz?

Mehmet Şeker: En fazla adayın profili çiziliyor, özellikleri tanımlanıyor, dolambaçlı tarifler yapılıyor fakat isim bir türlü zikredilemiyor. Çünkü tekrar edelim, bir isimde anlaşmaları imkânsız.

Yeni Şafak yazarı Mehmet Şeker, geçtiğimiz 3 Temmuz’da 5’inci buluşmasını gerçekleştiren 6’lı masanın halen Cumhurbaşkanı adayı belirleyememesini yazdı. Şeker, “Hep yenilen yemek listeleri çıkıyor haberde. En fazla adayın profili çiziliyor, özellikleri tanımlanıyor, dolambaçlı tarifler yapılıyor fakat isim bir türlü zikredilemiyor. Çünkü tekrar edelim, bir isimde anlaşmaları imkânsız. Uluslararası karar vericiler de çok insafsız, çok zalım. Hâlâ bir zarf göndermediler” ifadelerini kullandı.

İşte Şeker’in “Aday konusuna girmiyorsanız, buluşup buluşup ne konuşuyorsunuz?” başlıklı yazısının tamamı:

Koca koca adamlar, kimi profesör, kimi doçent, kimi emekli paşa, kimi yılların gazetecisi, oturup tartışıyorlar.

Hem de çok uzun zamandan beri.

“Altılı masa, cumhurbaşkanı adayını belirleyebilir mi?”

“Altılı masa, adayımız Kılıçdaroğlu der mi?”

Biz de ekran karşısında ayaklarımızı uzatıp seyrediyoruz.

Onlar bizi göremedikleri için ayıp olmuyor, saygısızlık sayılmıyor.

*

Önce ufak bir düzeltme yapalım.

Altılı masa diye anılsa da dağdaki çoban dahil herkes biliyor ki o masa aslında yedili.

Yedinci ortağın ya gölgesi düşüyor masanın üstüne yahut örtünün altında gizleniyor.

İskambil kâğıtlarıyla bir numara yapmak isteyenler, göstermek istemedikleri bir kâğıdı, görünenlerden birinin arkasına saklar ya işte o hesap.

Kartların hepsini açık açık gösterseler, o zaman yapacakları numaranın bir anlamı kalmaz.

Çocuk bile anlar.

*

Soru şöyle olsa gerek:

“Altılı masa olarak anılan, fakat aslında yedili olan masa, cumhurbaşkanı adayını belirleyebilir mi?”

Cevap verelim: Belirleyemez.

“Adayımız Kılıçdaroğlu diyebilir mi?”

Diyemez.

Çünkü masalar konuşamaz.

Etrafındakiler konuşabilir.

Soruyu soran “Zaten onları kast etmiştik” dese ne yazar?

Anlamamış gibi yapma hakkımızı kullandık.

Nasıl ki masa etrafındakiler öyle davranıyor, aslında her biri en uygun adayın kendisi olduğunu düşünüyor fakat hiçbir sorun yokmuş gibi buluşma sürdürülüyorsa, biz de pekâlâ masa konuşmaz, etrafındakiler konuşur diyebiliriz.

Hatta, etrafındakiler için de aynı cevaplar geçerli.

O masadan bir ortak aday çıkması çok zor.

Kemal Bey’in gösterilmesinin zorluğu, diğerlerinin zorluk derecesinden az değil.

*

Altı aydan beri buluşuyorlar. Sonrasında basına yansıyan bilgi, masadaki yemeklerden öte geçmiyor.

(Engin Ardıç bamya çorbasını bilmiyormuş. Kimsenin duymadığı yemekleri bilir fakat bundan habersiz. Ben de bunu yadırgadım. Ahmet Bey, acilen onu Konya’ya davet edip ikramda bulunmalı.)

Her toplantı sonrasında “Masada aday konuşmadık” açıklaması yapılıyor.

Yahu ayda bir toplanıyorsunuz. Aday konuşmuyorsanız, ne konuşuyorsunuz?

Havadan sudan mı bahsediyorsunuz?

Romatizmadan, siyatikten, diş tedavisinden, kıl dönmesinden mi konu açılıyor?

Nedir mevzu?

Emeklilere verilen bayram ikramiyesini ne zaman çekeceğiniz mi?

Bankamatiğe beraber gitme kararı aldınız mı?

*

“Adayımızı açıklarsak, yıpranır.”

Aylardır bunu söylemekten usanmadılar.

Yahu Kemal Bey on iki yıldır girdiği bütün seçimlerden yenik ayrıldığı hâlde koltuğunu korumayı başardı.

Zerre kadar yıpranmadı. Adaylığı açıklanınca mı yıpranacak?

Bir de “Niye bu kadar merak ediyorsunuz?” diye gazetecilere ve vatandaşlara çıkışmaları yok mu?

Sanki sadece kendilerini ilgilendiren bir mesele.

*

Meral Hanım kaç yıldan bu yana “Ben başbakan olacağım” deyip duruyor.

Olmayan bir makamda gözü.

Kaç yıl oldu başbakanlığın kaldırılması fakat o eski sisteme dönülebileceğini düşünüyor.

Temel Amca da mübarek eliyle haşmetli sakalını sıvazlayıp “Ben de sadrazamlık istiyorum” derse…

Şaka şaka… Öyle bir şey söylemez tabii.

İkisi arasında bir fark olmadığını görmek için verdik bu örneği.

*

Hepsinin gönlünde aynı aslan yatıyor. Zavallı aslan hangisinde yatacağını şaşırdı.

Kemal Bey epeydir “Ben geldiğim zaman şöyle yapacağım, böyle yapacağım” diye konuşuyor ve diğerlerinin bir rahatsızlık duyup duymadığını da bilmiyoruz.

Hep yenilen yemek listeleri çıkıyor haberde.

En fazla adayın profili çiziliyor, özellikleri tanımlanıyor, dolambaçlı tarifler yapılıyor fakat isim bir türlü zikredilemiyor.

Çünkü tekrar edelim, bir isimde anlaşmaları imkânsız.

Uluslararası karar vericiler de çok insafsız, çok zalım. Hâlâ bir zarf göndermediler.

Zarfı açacak olan masa başkanı Nobel’deki gibi “Goes to” demek için nasıl sabırsızdır, tahmin bile edemeyiz.

Etiketler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close